Dziga Vertov kimdir sorusuna imdb yeterli düzeyde cevap vermez. Hele bir Kameralı Adam vardır ki Sinegöz gibi o filmde Vertov 'un nirvanasıdır.
Ekim Devrimi sonrasında sinema, yeni yaşam biçimine kendini uydurmakta güçlük çekiyordu. Eski, alışılmış yöntemler halen kullanılıyor. Çar 'ın subaylarını, saray kadınlarını canlandıran oyuncular, işçi ve köylüleri, yoksul halkı canlandırmakta güçlük çekiyorlardı. Kentsoylu tiyatronun ve sahneleme geleneğinin, sinema üzerindeki etkisi kırılmalıydı. Bunun yolu sinemadan yazarları, yönetmenler, dekorları, provaları kaldırmaktan geçiyordu. Ancak bu yolla, sinemanın kitleleri uyutan ''şeytani bir kentsoylu oyuncağı'' olması engellenebilirdi. Amacı canlı olguları araştırmak olan film kamerasının gerçek hedeflerinden sapmasına, bu yöntemler ve bu yöntemleri bilerek kullanan ketsoylular neden olmuştu. Edebi metinler ve ayrıntılı çekim senaryoları, sinemanın doğasına ve ondan beklenen işleve taban tabana aykırı olduğundan, bunlar bir yana bırakılacak ve kamera stüdyoların dışına çıkacak, yaşamın içine girecekti.
Sovyet sinemacısı Dziga Vertov 'un 1917 'den itibaren savunduğu görüşler bunlardı. 1919 'da ilkini açıkladığı devrimci sinema manifestolarıyla sinemaya ilişkin fikirlerini büyük bir kararlılıkla savunan Vertov, her türlü kurmaca filmi şiddetle reddediyor, yozlaştırıcı olduklarına kesinlikle inanarak bu filmleri ''halkın afyonu'' sözleriyle lanetliyordu. Kendisi ise açıkladığı görüşler doğrultusunda, yaşamın içine giriyor, birbirinden farklı birçok konuyu başarılı biçimde kurgulayarak, Sovyet yaşam tarzının biçimleniş sürecini tespit etmeye çalışıyordu. Yaptığı filmlerin çoğu, farklı zamanlarda çekilmiş filmlerden elde edilen derlemelerdi. Ama bunlar haber aktüalite biçimi içinde, kitlelerin ajitasyonuna yönelik, neşeli ve bildiri yüklü filmlerdi. Ülkesi dışında Ayzenştayn ve Pudovkin ün kazanmamış olan Vertov, Stalin döneminde, deneysel yöntemlerini sürdürmekten vazgeçmemesi nedeniyle gözden düştü, film yapma olanakları kısıtlandı. Onun düşünceleri ve filmleri, 1960 'larla birlikte yeniden ve etkili biçimde gündeme gelecek ve ''hakikatin sineması'' (kinopravda), ''gerçeğin sineması'' (cinéma vérité) hareketiyle yeniden doğacaktı. Çünkü bu yıllarda, Batılı ülkelerde de sinemanın toplumsal işlevi sorgulanmaya başlanmıştı.
Asıl adı Denis Arkadiyeviç Kaufman olan Vertov 1896 'da Polonya 'nın Rusya 'ya bağlı bölgesinde dünyaya geldi. On altı yaşında konservatuara başlamasına karşın, ailesi Moskova 'ya yerleştiği zaman tıp öğrenimine geçti. Bu arada şiirlerini yayınlıyor, denemeler ve bilim/kurmaca romanlar yazmaya çalışıyordu. 1916 'da avangard ve gelecekçi gruplara katılan Denis Kaufman, aynı yıl kendine yeni bir isim taktı. Dziga, Ukrayna dilinde dönen topaç, Vertov ise Rusça 'da çark anlamına geliyordu. Gelecekçilikten etkilenen Vertov, kendi laboratuvarında her türlü sesi ve gürültüyü kaydedip birbirine ekliyor, bunların montaj ilkelerini, yazılarında tanımlamaya gayret ediyordu. Ekim Devrimi 'nden hemen sonra, Moskova 'daki Sinema Komitesi 'nde yazar ve kurgucu olarak çalışmaya başladı. 1918 'de Sinema Haftası (Kino Nedelya) adlı, Sovyet yaşamından çeşitli kesitler sunan ve Kuleşov tarafından yönlendirilen haftalık haber filmlerinin kurgusuyla görevlendirildi. 1919 'da ilk derleme filmi olan Devrimin Yıldönümü (Godovşçina revolutsii) 'nü yaptı. Bu film, ajitasyon trenlerinde ve nehirlerde yolculuk yapan ajitasyon gemilerinde kullanıldı.
Vertov 1922 yılında bir makaralık, haber/magazin filmlerini üretmeye başladı. Pravda gazetesinden esinlenerek, Kino-Pravda denilen ve gösterim sıklığı belirli olmayan bu filmlerden iki yılda yirmi üç tane gerçekleştirildi. Bu yıllarda hafif kameralar geliştirildiğinden, Vertov 'un laboratuvarına ülkenin her köşesindeki kamera gruplarından metrelerce film yağmaya başladı. Vertov da kendini, kardeşiyle birlikte günlük yaşamın içine attı; ellerinde kamera, birahaneleri, dans salonlarını dolaşıyor, ambulansların ardına düşüyor, kazalara yetişiyor, pazarlarda geziniyorlardı. Bu arada, gerçek yaşamın kokusunu perdeye aktarmak için farklı kamera tekniklerine başvuruluyordu.
Bütün bu yaratıcı deneylerinin sonucunda Vertov, 1924 'te ilk uzun filmi olan Sine-Göz 'ü (Kino Glaz) yaptı. Filmin etkisi, gizli kamerayla elde edilmiş çekimlerin sağlam bir yapısal simetriyle kurgulanmış olmasından kaynaklanıyordu. Bunu 1926 'daki Sovyet, Uzun Adım İleri ve Dünyanın Altında Biri (Şesnaya çast mira) izledi. Yapısı basit olan birinci filmde, her şeyin eski ve yeni hali karşılaştırılıyordu. İkinci film, Vertov 'un basın tarafından beğenilen ilk yapıtı oldu.
Vertov 'un son sessiz filmi, Kameralı Adam (Çelovek s Kinoapparatom, 1929) aynı zamanda onun en tanınmış filmidir. Şafaktan geceye dek Moskova 'da dolaşan bir kameramanın anlattığı film, belki de dönemin ''kent senfonileri''nden etkilenmişti ama onlardan tümüyle farklıydı. Çünkü kentin yaşam pırıltılarının peşinde koşulmamış, aksine, gelişigüzel görüntülenmiş izlenimi yaratılmıştı. Üstelik filmin asıl kahramanı Moskova değil, varlığı her an hissedilen kameramanın kendisiydi. Böyleyece seyirci her şeyi sine-göz aracılığıyla görmekteydi. Ayrıca, bölünmüş çerçeve, çoklu bindirme gibi teknikler kullanılarak mekana, değişken hızla yazımlanmış çekimlerle harekete ve fiziksel zamana müdahale edilmişti. Vertov, filmde, aynı filmin bir salonda izlenişini de göstererek, sinema ile gerçek arasındaki ilişkiye dikkat çekmiş; bu, neşeli, canlı ve çarpıcı filmle sine-gözün gücüne ilişkin kuramsal iddialarını kanıtlamaya çalışmıştı.
Vertov, sesi büyük bir coşkuyla karşıladı. Hakikatin peşinden koşan ve gençlik yıllarında sesle ilgili deneyler de yapmış olan Vertov, sesin görüntülerle uyumlu olduğu kadar uyumsuz biçimde de kullanılabileceğini, film denli rahatlıkla kurgulanacağını düşünüyordu. Bu düşüncelerinin geçerliliğini madencilere övgü olarak yaptığı ilk sesli filminde, Coşku (Entuziazm, 1931) 'da kanıtladı. Bu açıdan ulaştığı en başarılı nokta ise Lenin 'in Üç Şarkısı (Lenin İçin Üç Şarkı) - (Tri Pesni o Leninye, 1934) oldu. Vertov, Lenin 'in yaşamını ve öğretisini anlatan bir film yapmak üzere yola çıkmış, bu nedenle önce biyografik bir yaklaşım benimsemişti. Ancak, araştırmalarını sürdürürken ülkenin geniş topraklarında Lenin 'in öğretisinden en çok etkilenenlerin Orta-Asyalı kadınlar olduğunu göstererek fikrini değiştirdi. Sonunda devrimin içinden doğan, Lenin 'i anlatan üç anonim halk türküsü seçti ve filmini bunların etrafında kurguladı. Filmde, Sovyetler 'deki gelişmeler anlatılırken, Lenin 'in öğretisi doğrultusunda Çin ve İspanya 'daki siyasi olaylara da yer veriliyordu. Vertov 'un en duygusal filmi olan Lenin 'in Üç Şarkısı, bir anlamda sine-göz yönteminden uzaklaşmıştı. Çünkü film, özel olarak düzenlenmiş çekimlerden oluşmuştu. Arşiv araştırmaları sırasında hiç kullanılmamış ve bilinmeyen bir Lenin filmi bulan Vertov, kendi çekimleri arasına yalnızca bu eski parçayı yerleştirdi.
Dziga Vertov başlığına sahip olan bu yazı, kullanıcılarımızın Vertov filmleri, kameralı adam, sine göz veya sinema göz, poster, manifesto, sineması izle, dziga, kimdir tarzında bize yöneltilen soruları tek bir yazı altında toplayarak cevap verebilmek adına yazılmıştır. 2.Kısım ile yazı devam edecektir. Site içerisinden arama yaparak ikinci kısıma ulaşabilir, Vertov ve filmleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz. Vertov 'a dair sorularınızı, eleştirilerinizi ise yorum kısmından bizlere iletebilirsiniz.
Google'da Ara
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder